Deprem bölgeside mezarlıklarda bayramlaşma: ‘Bayramın yalnızca adı kaldı’
2 mins read

Deprem bölgeside mezarlıklarda bayramlaşma: ‘Bayramın yalnızca adı kaldı’

Deprem sonrası bölgede yaşanan ve halen devam eden sorunlar, her gün başka bir mücadelenin içine sokuyor depremzedeleri. İşte 6 Şubat’ın yıl dönümü ve bayram gibi özel günlerde bu sorunlar öteleniyor. yurttaşların sıkıntılardan ötürü tutmaya fırsat bulamadıklarını yaslarını yaşama fırsatı veriyor. Daha doğrusu bayramlarda mezarlıklar, çeşitli nedenlerle ertelenen yüzleşmelerin kaçamayış noktası.

Bir yurttaşın “Hayatta kalanları saymak ölenleri saymaktan daha kolay” sözünün doğrulamasını mezarlıklarda görüyoruz. “Herkesin herkesi öldüğü” için herkes mezarlıklarda bayramın ilk günü. Öyle ki çikolata takdimi bile mezarlıklarda yapılıyor. Bayram günü mezarlıklarda başlıyor, sonrasında ise konteynerlerde “acı tazeleniyor.”

“YÜZLEŞME GÜNLERİ”

Sözün yerini gözyaşları ya da düşük tonlu ağıtlar alıyor. Normalde en neşeli günler anlamına gelen bayram günleri, deprem bölgesinde ağır bir yüzleşme günü, yitirilenlerin ardından. Bir zamanlar ülkenin neşe ihtiyacını karşılayan Hatay’da yüzü gülen kişi bulmak çok zor. Gülenin de yüzündeki tebessüm acı, yaşanmışlık kokan, iç burkan. Muhtemelen Adıyaman’da da, Kahramanmaraş’ta da, Malatya’da da manzara pek farklı değil. Deprem sonrasının hükmünü ve anlamını yitiren kelimelerin başında “Nasılsın” geliyor. Bayram günlerinde buna “iyi bayramlar” da ekleniyor. Bayram, deprem bölgesinde bir yanıyla ağır bir “hasar tespiti” demek. “Her şeye rağmen yaşam devam ediyor” sözüne tutunmanın en zor olduğu günler bu günler. 

ÇOK MU ZOR?

Depremin üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen “O da mı öldü” sorusu hâlâ diri. Muhabbetlerde hala çok fazla yer kaplıyor “Başınız sağ olsun” sözü. İnsanlar acılarına zamanla alışmıyor, zamanla ağırlaşıyor. Deprem bölgesinin artık çok başka gerçekleri var, eskiyi dönemeyecek biçimde geri bıraktıran… 

Gerçek anlamda tarifsiz acılar yaşayan bu insanlar, en azından mezarlıktan sonra gidebilecekleri bir evlerinin olmasını da mı hak etmiyorlar? Daha ne kadar en ilkel koşullarda, acılarının anımsatıcısı olan ortamda hayatta kalmaya çalışacaklar? Sosyal devletin sosyal devlet gibi davranması ve gereğini yapması çok mu zor? Bu insanlar daha kaç farklı acı ve zorlukla sınanacaklar?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir